Türkiye, 5 yaşındaki Melike'nin korkunç ölümü ile sarsıldı. Yaklaşık bir yıl önce kaybolan Melike’nin cansız bedeni, bir gölde bulundu ve bu olay ülke genelinde büyük bir infiale yol açtı. Yapılan incelemelerin ardından, Melike’nin babası Ali K. ve üvey annesi Zeynep K. hakkında işkence ve cinayet suçlamasıyla dava açıldı. Geçtiğimiz günlerde ilk kez hakim karşısına çıkan çift, duruşmada yaptıkları savunma ile toplumda daha fazla tepki çekti. İşte, Melike’nin trajik hikayesindeki son gelişmeler.
Melike, 2022 yılının Eylül ayında, ailesinin yanından kayboldu. Küçük kızın kaybolduğu gün, ailesinin verdiği ifadelere göre evin yakınındaki parka gitmişti. Ancak günler geçtikçe Melike'den haber alınamaması, kaybolma olayını karmaşık bir hal aldı. Ailesi, çocuklarının kaybolmuş olması nedeniyle büyük bir acı ve çaresizlik içinde tepki gösterirken, polis ekipleri bölgede geniş çaplı araştırmalar başlattı. Ülkedeki birçok sivil toplum kuruluşu ve medya organları, Melike’nin bulunması için seferber oldular. Ancak, seferberliklerin ardından yapılan araştırmalar kötü bir gerçekle sonuçlandı.
Yaklaşık 40 gün boyunca süren arama çalışmalarının ardından Melike’nin cesedi, bir gölde bulundu. Yapılan otopsi raporu, küçük kızın ölüm şeklinin işkence olduğunu ortaya koydu. Medyada hızla yayılan bu haber, toplumda infial yarattı. İnsanlar, bu vahşice işlenmiş cinayete karşı büyük bir öfke ve belli başlı tepkiler gösterdi. Melike’nin ailesi ve özellikle de baba ve üvey anne üzerindeki soruşturma derinleşti.
Adalet Bakanlığı, olayla ilgili davanın araştırılması için özel bir ekip kurdu. Baba Ali K. ve üvey anne Zeynep K., ilk mahkeme duruşmasında gözyaşları içinde hakim karşısına çıktı. Mahkeme salonunda verdikleri ifadeler, kamuoyunda büyük bir şok etkisi yarattı. Baba Ali K., kızını öldürmediğini öne sürerken, üvey anne Zeynep K. ise kocası ile Melike arasındaki anlaşmazlıkların kurbanı olduğunu iddia etti. Ancak, her iki sanığın da duruşmada sergiledikleri tutum ve söylemleri, izleyenlerin gözünde ciddi şüphelere yol açtı.
Olayın detaylı bir şekilde incelenmesi için mahkemeye birçok tanık çağrıldı. Melike'nin arkadaşları ve öğretmenleri, küçük kızın evdeki ortamdaki baskı ve korkularından bahsettiler. Özellikle üvey anne Zeynep’in, Melike üzerinde kurduğu baskı ve kontrolün boyutları anlatılırken, tanıkların verdiği ifadeler mahkemede adeta birer delil niteliği taşıdı. Ayrıca Melike’nin, sık sık darbe izleri ve travmalarla arkadaşlarından şikayet ettiğine dair tanıklıklar, durumu daha da ağırlaştırdı.
Mahkeme sürecinin devam ettiği bu günlerde, sosyal medya üzerinden Melike’yi unutmadıklarına dair birçok kampanya başlatıldı. “Adalet için Melike” etiketleri ile yürütülen kampanyalar, halkın büyük bir kesimi tarafından destekleniyor. Davanın nasıl sonuçlanacağı ise merak konusu. Türkiye’deki çocuk hakları örgütleri, bu tür vakaların önüne geçilmesi için yasal reformlar yapılması gerektiğini vurguluyor.
Melike’nin davası, sadece bireysel bir trajedi değil aynı zamanda toplumun tüm değerlerine dair bir sorgulamadır. Bu gibi olayların tekrar yaşanmaması için herkesin adalet arayışına katkıda bulunması gerektiği gerçeği, her geçen gün daha da belirginleşiyor. Melike’nin isyanı, ölümünden sonra bile sesini duyurmakta ve tüm ülkeyi harekete geçirmek için bir sembol haline gelmektedir.
Adaletin yerini bulması, çocukların güvenliği için son derece hayati bir öneme sahiptir. Gelişmeleri takip etmeye ve Melike’nin hikâyesinin etrafındaki karanlıkları aydınlatmaya devam edeceğiz.