75 yaşındaki Durmuş dede, Anadolu'nun köklü zanaat geleneklerinden birini temsil eden son ustalardan biri olarak dikkat çekiyor. Yıllar boyunca pek çok genci eğitip bu geleneği yaşatmayı başaran Durmuş dede, sadece el becerileriyle değil, aynı zamanda derin bir yaşam hikayesi ve deneyimiyle de ilham veriyor. Zamanın ilerlemesiyle birlikte zanaatın yozlaşmasına ve unutulmasına tanıklık eden Durmuş dede, mesleğine olan tutkusuyla hala gençlere örnek olmaya devam ediyor. Peki, bu kadim zanaat nedir ve Durmuş dede bu zanaatı nasıl yaşatıyor? İşte merak edilenler...
Durmuş dede, zanaat hayatına 15 yaşında başlamış ve yetenekleriyle kısa sürede çevresindekilerin dikkatini çekmiştir. O yıllarda, ustasıyla birlikte çalışarak büyük ustaların izinden gitmeye karar veren Durmuş dede, zamanla kendi tarzını geliştirmiştir. Zanaatındaki esas felsefe ise, geleneksel el sanatlarını yaşatmak ve modern hayattaki hızlı tüketime karşı bir duruş sergilemektir. Bu süreçte, Durmuş dede, sadece bir zanaatkar değil, aynı zamanda bir öğretmen kimliği de kazanmıştır. Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen gençler, onun atölyesinde eğitim alarak bu kadim mesleği öğreniyorlar.
Fakat yalnızca bu şekilde de kalmayan Durmuş dede, sosyal medya ve dijital platformlar sayesinde daha geniş kitlelere ulaşmayı başarmıştır. YouTube’de yayınladığı videolarla, zanaatının inceliklerini ve yapım aşamalarını anlatıyor. Bu videolar, genç nesil tarafından ilgiyle izleniyor, hobi olarak zanaatla ilgilenenlere ilham veriyor. Durmuş dede, geleneksel zanaatin sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir sanat olduğunun altını çiziyor.
Hızla değişen dünyada, Durmuş dede geleneksel zanaatın geleceği hakkında karamsar değil. Gençlerin bu sanat dalına olan ilgisinin artmasını bekliyor ve bunu sağlamak için çalışıyor. Durmuş dede, “Bu zanaatı yaşatmak benim için bir görev. Her kişiyi, yeteneklerinin farkına varması için teşvik etmeliyim. Bu, sadece benim değil, herkesin sorumluluğu” diyerek duygularını ifade ediyor.
Mesleğine olan sevgisi, yalnızca işini yapmakla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda çevresindeki insanlarla güçlü bir bağ kurmasını sağlıyor. Toplumun, zanaat ile sanatı bir araya getirerek kültürel bir miras oluşturabileceğine inanıyor. Durmuş dede, genç zanaatkarların yaratıcı eserler üretmelerine destek vermek amacıyla sergiler düzenlemekte ve minyatür sanat yarışmaları organize etmektedir. Bu tür etkinlikler, hem zanaatı tanıtmakta hem de gençlerin motivasyonunu artırmaktadır.
Özetle, Durmuş dede’nin hayatı sadece bir zanaatkar olarak değil, aynı zamanda topluma bir şeyler katmaya çalışan bir birey olarak geçiyor. O, geçmişle geleceği bir araya getirerek genç nesillere ilham vermeye devam ediyor. Zanaatındaki ustalığı, sadece yetenek parıltısıyla değil, aynı zamanda sevgi ve azimle şekillenen bir yaşam hikayesiyle de iç içedir. Durmuş dede, sıradan bir zanaatkar olmanın ötesinde, kültürel değerleri ve gelenekleri yaşatan bir miras taşıyıcısıdır. Zaman, onun zanaatına meydan okusa da, o her daim bu meydan okumaya cesurca karşı duruyor.