Gece yarısı, huzurun yerini korku ve çaresizlik aldığında, Afganistan'da tarih bir daha asla unutulmayacak bir iz bıraktı. 2 binin üzerinde can kaybı ve binlerce yaralı ile sonuçlanan bu büyük deprem, binlerce aileyi derin bir kedere boğdu. Coğrafi olarak sismik açıdan riskli olan bu bölgede meydana gelen deprem, uluslararası kamuoyunda da büyük yankı uyandırdı. İnsanlar, kendi evlerinde uykuya dalarken ani bir sarsıntı ile hayatlarını kaybetti. Ülke, hem insan kaybı hem de altyapı zararlarıyla baş başa kaldı.
Afganistan, yıllardır süren savaşların ve insani krizlerin gölgesinde yaşam mücadelesi verirken, 2023 yılı bu acılara bir yenisini eklemiş oldu. Geçtiğimiz akşam, Richter ölçeğine göre 6.8 büyüklüğünde meydana gelen deprem, hemen hemen bütün ülke genelinde hissedildi. Elazığ merkezli araştırmalara göre, bu deprem Yünus Emre, Kabil, ve çevresindeki birçok vilayette etkili oldu. 2 binin üzerinde can kaybı rapor edilirken, yerel kaynaklar bu sayının artabileceği yönünde açıklamalarda bulundu.
Depremin ardından, hemen herkes panik içinde evlerinden dışarı kaçtı. Gece uykularında yakalanan birçok insanın, zarar gören binaların altında kaldığı kaydedildi. Üstelik kişisel olarak yaşanan kayıplar ve maddi hasarların yanı sıra, Afganistan'daki sağlık sistemi de büyük bir sınavdan geçti. Yaralılara hızlı bir şekilde ulaşmak ve tedavi etmek için savaşmadan kalan az sayıda hastane, kapasitesinin çok üzerinde bir talep ile karşılaştı. Sağlık çalışanlarının yetersizliği ve büyük bir kriz içerisinde olmanın getirdiği zorluklar, sağlık hizmetlerinin aksamasına yol açtı.
Afgan hükümeti, deprem sonrası uluslararası topluma hızlı bir yardım çağrısı yaptı. Birçok ülke, arama ve kurtarma çalışmaları için ekipler göndermeye istekli olduklarını belirtti. Türkiye, Pakistan, İran ve diğer komşu ülkeler, Afgan halkına yardım elini uzatarak, bölgede yaşanan afete kayıtsız kalmadıklarını gösterdi. Destek ekipleri, hem arama kurtarma çalışmalarında hem de yaralılara sağlık hizmeti sunmakta en önemli rolü üstlendi.
Bunun yanı sıra, yardımların ulaştırılması ve depremzedelere temel ihtiyaç malzemelerinin sağlanması için de çalışmalar hızlandırıldı. Ancak yine de, ulaşım yollarının zarar görmesi ve kötü hava koşulları nedeniyle yardım malzemelerinin bölgelere ulaşması oldukça zorlaştı. Birçok insan, sığınma ihtiyacı hissederken, barınacak güvenli yer bulmakta sıkıntı çekti. Uluslararası insani kuruluşlar, yemek, su ve giysi gibi temel ihtiyaçların temin edilmesi konusunda destek olmayı vaad ettiler.
Afgan halkının bu zor dönemi atlatabilmesi için birlik ve beraberlik içinde dayanışma göstermesi gerektiğinin bilincindeyiz. Depremin yaralarını sarmak için sadece hükümetlerin değil, bireysel olarak dünyanın dört bir yanında yaşayan insanların da sorumluluk taşıdığı unutulmamalıdır. İyileşme sürecinin uzun bir yol olacağı, bu süreçte duygusal ve fiziksel yaraların sarılacağı umudunu taşımakta önemli olacaktır.
Yaşanan bu büyük felaketin bir daha yaşanmaması için de Afganistan’ın jeolojik yapısının ve inşaat standartlarının gözden geçirilmesi gerekmekte. Alt yapıdan yol açma çalışmalarına, barınma alanlarının güçlendirilmesine kadar çok sayıda alanda gelişme ve yenilik yapılması şart. Bu tür felaketlerin tekrarlanmaması adına, ülkedeki somut adımların atılmasının gerekliliği bir kez daha vurgulanıyor. Bütün dünya, Afganistan’daki bu doğal afetten etkilenen insanlara yardım eli uzatırken, unutulmamalıdır ki yaşanan travma sadece fiziksel değil aynı zamanda derin bir ruhsal iyileşme sürecini de gerektirecektir.
Sonuç olarak, Afganistan'daki deprem felaketi, sadece bu bölgede yaşayanları değil, bütün insanlığı yakından etkileyen bir olay olmuştur. 2 bin can kaybı ve büyük yıkımların yanı sıra, uluslararası yardımlar ve dayanışma ruhu ile birlikte bu zor günlerin aşılacağına dair umut taşımaktan başka bir çare yok. Umarız ki, bu tür felaketlerle bir daha karşılaşmayız ve Afgan halkı bir an önce normal yaşantısına geri dönebilir.